Pages - Menu

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Alaska'nın Peşinde - John Green

Miles Halter, ünlülerin son sözlerine bayılan sıradan bir gençtir. Evindeki güvenli hayata katlanamadığından François Rabelais'nin ölmeden hemen önce "Büyük Belki" olarak betimlediği bilinmezin ne olduğunu bulabilmek için yatılı okula yazılır. Onu Culver Creek Lisesi'nde, aralarında Alaska Young da olmak üzere pek çok şey beklemektedir. Zeki, komik, son derece seksi ama bir o kadar perişan halde olan Alaska, Miles'ı kendi labirentine sürükleyecek ve "Büyük Belki" arayışında ona yol gösterecektir. Michael L. Printz Ödülü'ne layık görülen Alaska'nın Peşinde, bir hayatın başka bir hayat üstünde ne kadar kalıcı izler bırakabildiğini muhteşem bir dille anlatıyor.








John Green’i keşfetmeye devam ediyorum. İlk kitabım “İlk Aşk” olmuştu. Geçen hafta bloğa yazmıştım. Okumak isteyenler için: *tıklayınız* Keşif devam ediyor, ikinci kitabım: Alaska’nın Peşinde. Bu kitabı spoiler vermeden nasıl anlatacağımı bilmiyorum, zor olacak. Bir yerden başlayalım, merak etmeyin spoiler olmayacak.
Yazıya geçmeden önce kitabın tıpkı Aynı Yıldızın Altında gibi film olacağını haber vermek isterim. Şimdiden film için kitabın yayın hakları alınmış. Fanlar kendi çapınca oyuncu seçip afiş bile hazırlamış :)

Kitap, Miles karakterinin yatılı liseye gitmeye karar vermesiyle başlıyor. Ünlü isimlerin ölmeden önceki son sözlerini ezberlemeye/okumaya meraklı olan Miles, bir şairin ölmeden hemen önce söylediği “Büyük belki”yi bulmak için yatılı okul olan Culver Creek okuluna gitmeye karar verir.

Miles, oda arkadaşı olan Chip nam-ı diğer Albay ile tanışır önce. Sonra Albay’ın sigara kaynağı olan Alaska Young ile tanışır ki Miles, Alaska’yı gördüğü an ondan etkilenir. Alaska deli dolu, eğlenceli ve erkek paradigmasını yıkmak isteyen feminist bir kızdır. Daha sonra ise Takumi ve Lara ile tanışarak küçük bir arkadaş grubu oluşturur, Miles. 


Fanlar tarafından yapılmış bir çizim, kitabın özeti diyebiliriz.
Foto-kaynak


Arkadaş edindikten sonra Miles için Culver Creek unutulmaz anlarla dolu bir yolculuk olur adeta. Hayatı boyunca yapmadığı şeyleri, yaşamadığı ilkleri bu okulda bu arkadaş grubuyla yaşar. Yaşadığı ilkler hayatının en eğlenceli dönemine denk geliyor aynı zamanda. İlk sarhoşluğunu, ilk öpüşmesini, ilk aşkını, ilk hayat tecrübesini ve olay lisede geçince üstüne bir de yatılı okul olunca eğlenceli eşek şakaları da yaşanan ilklerden olabiliyor..

Kitap geriye doğru bir gün sayımı ile başlıyor ve yarısına kadar sürüyor bu sayım. Her bölüm başlığı bir iki diye değil de bilmem kaç gün gün önce diye başlıyor. İlk başta  pek önemsemiyorsunuz ama günler azaldıkça geri sayımın nereye varacağını çok merak eder bir hale geliyorsunuz. Geriye sayımın sonunda nihayet o gün geldiğinde açıkçası beklemediğim bir şeyle karşılaştım. Öylece kalakaldım diyebilirim. Üstelik olayla ilgili minik ipuçları olduğunu görüyorsunuz daha sonrasında fakat yine de şaşırtıyor insanı. Kitap o noktadan sonra geriye sayımı bitiriyor.




John Green yine çok güzel karakterler çıkarmış. Albay’ın maç sırasında rakip oyuncuları kızdırma huyu ve bu huyundan edindiği rekor çok eğlenceliydi. Takumi’nin dedektifçilik oynaması, Alaska ve Albay’ın intikam şakaları.. Hepsi kitabı eğlenceli yapan unsurlardı. Dünya dinleri öğretmeni olan ve İhtiyar Adam diye bahsedilen hocanın derslerini çok sevdim, o satırlarda bilmediğim şeyler okudum. Aynı şekilde Miles’ın araya serpiştirdiği “son sözler” de çok güzeldi. Ama en çok Labirent konusunu sevdim. “Acılar labirentinden nasıl çıkacağız?” sorusu uzunca zaman aklımda kalacak sanırım ve pek tabii Generalin Labirenti kitabı okuma listeme eklendi bile.

Kitabın sonundan da birkaç kelam etmek gerekirse eğer, kesinlikle güzel bir finaldi. Sondaki o yazı çok hoşuma gitti.

Bir John Green keşfinin daha sonuna geldik. Bir sonraki kitabım: Kağıttan Kentler olacak.  

9 Temmuz 2014 Çarşamba

İlk Aşk - John Green

Konu ilişkiler oldu mu, Colin Singleton'ın tipi Katherine isimli kızlar… Ve konu Katherine isimli kızlar oldu mu, Colin her seferinde terk ediliyor. Tam sayı vermek gerekirse, on dokuz kere. Bir yol macerasına atılan, evden kilometrelerce uzaktaki bu anagram âşığı, hali harap, üstün zekâlı gencin cebinde on bin dolar, peşinde kana susamış bir yaban domuzu ve hemen yanında televizyon bağımlısı, şişman dostu vardır… Ama bir tane bile Katherine yoktur. Yarattığı formülle tüm romantik ilişkilerin geleceğini hesaplamayı uman Colin, Katherine Öngörülebilirliği Teoremi'ni ispatlamak için debelenmekte, tüm Terk Edilenler'in öcünü almanın ve sonunda kızı kapmanın peşindedir. 





Herkesin bayıldığı yazarı keşfe çıkma yolunda okuduğum ilk JG kitabı “İlk Aşk” oldu. Kitabın konusu, ilginç eğlenceli bir içerik vaat ediyor okuyucuya. Kahramanımız üstün zekâlı Colin.

Colin’in tam 19 adet Katherine adlı kız tarafından terk edilen ve bunun üzerine ilişkilerde hangi tarafın terk edeceğini (veya terk edileceğini) öngören bir teorem oluşturmaya karar verir.

Bugüne kadar çıktığı tüm kızların adının Katherine olması ise sadece tesadüf, bilinçli olarak özellikle Katherine’lerin peşinden koşmuş değil ama hal böyle olunca oturup da istatistik veya teorem geliştirmemek elde değil. Ben bile okurken oturup şöyle bir analiz yapmak istedim :))

19. Katherine tarafından terk edildiği gün üstün zekâlı kahramanımız bunalıma girer. İçine düştüğü bu aşk acısından çıkartacak yakın arkadaş Hasan ise anında olaya müdahale eder: Birlikte uzun yola çıkmaya karar verirler. Macera dolu bir tur anlayacağınız!

Uzun yol maceraları Arşidük Franz Ferdinand’ın mezar tabelasını gördükleri noktada sabitlik kazanıyor. Çünkü ikilimiz burada mezarlığı gezdiren tur rehberi Lindsey Lee Wells ile tanışır ve orada kalmaya, çalışmaya başlarlar.




Bundan sonrası ise bir yandan Ceolin’in teoremi diğer yandan yaptıkları çok tatlı iş ve Hasan-Lindsey-Colin üçlüsünün keyifli sahneleriyle devam ediyor. Hasan karakterini çok sevdim, Colin’den daha çok hem de! İnanılmaz eğlenceli bir karakter çıkarmış John Green. Müslüman olan Hasan’ın Colin’e Kafir diye seslenmesine elimde olmadan hep güldüm :))

Hasan ve Colin macera yaşamak için çıktıkları bu yolda kesinlikle hayatlarına yön verecek şeyler buldu. Lindsey dışında daha birçok karakter var kitapta, mesela ÖC (Açılımını söylemeyeceğim, okurken öğrenin:) ) Jogn Green’in çok eğlenceli bir adam olduğunu düşünüyorum, kitabın dip notları bile komikti. Colin sayesinde genel kültürümüz bir parça daha artmış oldu. Hem siz Birinci dünya savaşının başlamasına sebep olan adamı biliyor musunuz? Colin ve okuyucular biliyor! Tüm bu sıkıcı bilgileri Colin –dolayısıyla John Green- sayesinde (ve Hasan’ın komik yorumlarını unutmamak lazım) gayet eğlenceli satırlarla öğrenmiş olduk :)

Kısacası eğlenceli bir başlangıç yaptım John Green dünyasına. Teoremin bitip bitmediği, Colin’in aşk hayatının nasıl bir sonuca ulaştığını öğrenmek istiyorsanız bu kitabı kaçırmayın derim.

Colin’in bir diğer özelliği olan anagram yapma yeteneğinden bahsetmemek çevirmene hakaret olur. Colin’in yaptığı anagramları çok şahane bir şekilde Türkçeye çevirmiş çevirmenimiz. Her seferinde çevirmen için ‘Ne kadar harika bir iş çıkarmış’ diye düşünmekten kendimi alamadım. Emeğinin her damlasına sağlık sıhhat diliyorum :)

John Green dünyasında gezinmeye devam. İkinci JG kitabım, Alaska’nın Peşinde olacak. Duyumlarıma göre oldukça eğlenceli ve romantikmiş. Hadi bakalım!